Öncelikle tüm halkımızı selamlıyorum.
Yeni Yaşam’ın yeni yayın döneminin Antartika ve Alaska başta olmak üzere yine Antartika ve Alaska arasındaki herkese hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli süreç dostları;
Sizlerle medyasal anlamda, yorumsal eksende, analizsel ve tepkisel çerçevede, düzsel ve doğrusal mantıkta, saygısal ve sevgisel temelde buluşmasal kalmayı umuyorum.
Hikayesel anlamda söylemsel diyeceklerim bu kadar.
1-Bahçeli-Metiner Buluşması
Sıcak gündemle başlamak istiyorum.
Bildiğiniz üzere 1 Ekim’den bu yana bir teşqelenin içindeyiz. İyi kötü bir şeyler oluyor bir şey olmasa da. Bu şeyin içinde birçok şey oluyor, asıl mesele de oralarda saklı.
Geçenlerde kendisi dışında kendini kale alan kimsenin kalmadığı Mehmet Metiner Bahçeli’yi ziyaret etti ve bir açıklama yayınladı. El ısırmaktan falan bahsediyordu. Sanki vampiriz…
Bu buluşmada beni ilgilendiren tek bir şey oldu. O da tarihsel olarak benzer şeyleri yapanların ilginç şekilde gidip gelip birbirini bulmasıdır.
Nasıl mı?
Canlar, ciğeristler;
Şimdi Bahçeli Kürt sorunu yok diyor ama Kürt realitesini tanıyor ya… Tabii bunun nasıl olduğunu bana sormayın. Ne bileyim…
Kürt sorununu reddedip, Kürt realitesini tanımak bir maharettir, ferasettir, vahşettir.
Heh işte şimdi 2012’de Mehmet Metiner’in ortaya çıkan ve Erdoğan’ı kıyasıya eleştirdiği ses kaydını hatırlayın. Metiner ne demişti?
“Ses bana ait, fikir bana ait değil”
Yeminle çok az muhteşem cümle vardır böyle.
İşte Bahçeli’nin de sorun yok ama realitesi var dediği şey tam böyle bir şey.
Birbirine çok benzemiyor mu sizce de? (Evet deyin)
2- Levent ve Dertleri…
Levent Gültekin ilginç biri. Bir ara çok gaza gelip, milletin eğlencesine verdiği gazı CB ilanına kadar götürdü. Kendisinin düzenli yaptığı bir şey var. Belirli aralıklarla konu veya gündem ne olursa olsun sözü Kürtlere getirip, şöyle sağdan soldan bir iki tokatlamaya girişip sonra akıl verir. Bu hiç değişmez ama. Dedikleri de Twitter’daki ergen bir ülkücünün arka fona Kurtlar Vadisi atarak yaptığı atar tadındadır.
Bakalım geçenlerde ne demiş yine “Şu kadar akıl yok. DEM Parti kayyumlardan memnun. Memnun olmasalar böyle sabıkalı isimleri belediye başkan adayı yapmazlardı. Böyle saçmalık olabilir mi?”
Vayyy! Kralll… Yine görmüş kimsenin görmediğini.
Yahu senin bu verdiğin aklı, Nusaybin Kaçakçılar Çarşısı’nda çaycı Seydixan abê çayların yanında beleş vermiyor.
Sorsan evrendeki tüm akıl ondadır, öyle olmasa bu kadar dağıtmazdı. Fakat işte ultra evren tanesi de olsan konu mücadele eden Kürtlere gelince her şey tuzla buz oluyor.
Zira konunun gerçekten dosya olduğunu vs. sanıyor. Good, very good!
Matematikte cevaba giden yol diye bir şey var. Ben de kendisine bazı ipuçları vereceğim. Belki dediği şeyi anlamasına yardımcı olur. Mardin Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Semire Nergiz, Van Başkale Belediyesi Eşbaşkanı Erkan Acar, Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir, Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Eşbaşkanı Belgin Diken, Siirt Baykan Belediyesi Eşbaşkanı Remzi Sarsılmaz, Diyarbakır Ergani Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Kaya, Urfa Suruç Belediyesi Eşbaşkanı Hatice Çevik…
Aklıma gelen ilk isimler. Bu uzaydan gelen eş başkanların hepsi gözaltına alındı, tutuklandı bir süre. Git bakalım herhangi bir dosyaları var mıydı yoksa yok muydu? Buyur git bak… De hadê bax ha!
- MEKAP ve Tahrik!
Geçenlerde şöyle bir haber çıktı.
“Mahpus Cihan Demir’e gönderilen Mekap marka ayakkabıya, ‘tahrik edici’ gerekçesiyle cezaevi idaresi tarafından el konuldu. Hakimlik de karşı başvuruyu reddetti.”
Ya star! Ayakkabıdan tahrik olan bir hukuk! Ayakkabıya oturup anlatsan yuhh der. Ayakkabı bağcıklarına durumu anlatsan kendini ağaca bağlar.
Bu ayakkabı içeri girmediğine göre ulus devletin temelleri yeniden rayına oturmuştur.
Tüm kurumsal yapı o gece rahat uyumuştur. Sen nelere kadirsin ey ayakkabı! Ey Mekap!
Sokak ortasında cinayet işleyenlerden, kadınları katledenlerden tahrik olmayıp üstüne bir de bunun indirimini verenler, bir ayakkabıdan tahrik olup ona ceza veriyorlar.
Ne diyordu düşünür Şerafet Duman? “Bunlar katiyyen eğitilmezdir…”
- BBC ve Çözüm
Geçenlerde Bahçeli konuştuktan sonra BBC şu başlığı attı.
“Erdoğan Bahçeli’ye Öcalan çıkışı için teşekkür etti, ‘çözüm’ vadetti”
Aradan birkaç saat geçmeden baktım başlık uçmuş. Yerine gelen başlık şu:
“Erdoğan, Bahçeli’ye Öcalan çıkışı için teşekkür etti.”
Çözüm nereye gitti, niye uçtu anlamadım.
Halkımız diyor ki:
Vadetmediyse neden öyle dediniz. Dediyse neden çıkardınız hocam?
- Halkçı AKP Gündemi!
AKP’nin ne kadar yoksullukta kırılan halktan ve sokak gerçeğinden yana olduğunu bilmeyen yok. Ülke gündemi enflasyon altında kaçacak yer bulamazken AKP’liler de boş durur mu?
AKP’li Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, sabahlara kadar uyuyamayıp halkının dertlerini nasıl çözerim diye düşünmüş. Yoksul mahallelerde araştırmalar, anketler yapmış ve halkın ihtiyaç duyduğu gerçek çözümü bulmuş.
Ne yapmış?
TOGG ve Ferrari’yi yarıştırmış.
Bir de yarışın videosunu paylaşmış. “Adamı fena gaza getiriyor, sesi var ya bunun…” diyor videoda.
Aynen aynen! Sesi var ya… Asfalt yakıyor!
İnanın gündemle ilgili en ortalama AKP profili bu. Siz gerisini düşünün artık.
Zaten videoya gelen bir yorum şöyle:
“Sayın Başkan, metro istasyonu civarında Mimar Kemalettin Bulvarının aydınlatma lambaları aylardır yanmıyor, Ferrari’nin farları güçlüdür, akşamları arada bir geçerseniz makbul olur.”
Şimdi yüz olsa gider bıçağı eline alır, aracının tekerleğini patlatır ve yüzüne gelen hava ile tövbe eder, özeleştirisini verir. Şaka şaka ne özeleştirisi wii…. Videoyu sildi ve aracının gazına basarak kayboldu. Giderken bir ses geldi, sesi var ya sesi…